6 Aralık 2017 Çarşamba

DAİMİ TARAFSIZ TÜRKMENİSTAN VE ABD İLİŞKİSİ\YASEMİN AYDIN

DAİMİ TARAFSIZ TÜRKMENİSTAN VE ABD İLİŞKİSİ
27 Ekim 1991’de bağımsızlığına kavuşan Türkmenistan güneyde İran güneydoğu da Afganistan, kuzeydoğu da Özbekistan, kuzeyde Kazakistan ve batı da Hazar Denizi ile sınırdır. Türkmenistan Cumhuriyeti 5,663 milyon nüfusa sahip ve başkenti Aşkabat’tır. Beş eyaletten oluşmaktadır. Bunlar; Balkan, Aşkabat (Ahal), Merv (Marı), Çarju ve Taşauz’dur. Türkmenistan biri çöl biri Vaha bölgesi olmak üzere iki bölgeden oluşmaktadır. Vaha Bölgesi; Kopet Dağı etekleri, Murgob, Orta ve aşağı Amu Derya (Ceyhun) başta olmak üzere başlıca Vahaları teşkil eder. Coğrafi sebeplerden dolayısıyla ülkede akarsuların sayısı oldukça azdır.
            


YASEMİN AYDIN

Türkmenistan, Asya’nın iç kesimlerinde yer aldığı için tam bir kara iklimine sahiptir. Genellikle yazları sıcak ve kuru geçer, gece ve gündüz arasında büyük ısı farklılıkları görülür. Kış ayları kısa ve soğuktur. Türkmenistan yağış yönünden oldukça fakir bir ülkedir. Yağışların en çok olduğu ay Mayıs ayıdır. Tarımsal gelişim açısından Türkmenistan Özbekistan’dan sonra Orta Asya Cumhuriyetleri içinde en çok pamuk üreten ülkedir. Pamuk üretiminin dışında kavun, karpuz ve üzüm bol miktarda yetiştirilmektedir. Ayrıca buğday, mısır ve tütün yetiştirilen Türkmenistan’ın bu sahadaki ürünleri ancak kendilerine yetmektedir. Hayvancılık sahasında da oldukça ilerleme göstermektedirler. Koyun, sığır ve Hıristiyanlar için bol miktarda domuz yetiştiriciliği yapılmaktadır.
            Türkmenistan yeraltı kaynakları yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Ülkede bol miktarda petrol, doğalgaz, sülfür, mineral tuzlar, kükürt, potasyum, kurşun, krom, iyot ve sodyum sülfat bulunmaktadır. Petrol ve doğalgaz rezervlerinin zenginliği ile gelecekte iyi bir ekonomik seviyeye ulaşacağını söyleyebiliriz. Bu sebeple Türkmenistan enerji sıkıntısı çekmeyen bir ülkedir.
            Türkmenistan 5,663 milyon nüfusa sahip bir ülkedir. Bunun %85 i Türkmen, %5 i Özbek ve % 4 ü Ruslardan oluşmaktadır.
            1884 Rus işgaline kadar Türkmenistan’da eğitim kurumları, mektepler ve medreselerden oluşmaktaydı. Burada eğitim gören başarılı öğrenciler Hive, Buhara, Semerkant’a gider orada eğitimlerini tamamlarlardı. Buradan dönen öğrenciler hem imamlık hem de öğretmenlik yapardı. Eğitim son derece yetersiz seviyede idi.          
Rus işgalinden sonra Rus-Türkmen okulları açılmaya başlanmış fakat hem Ruslaştırma hem Hıristiyanlaştırma hareketlerine karşı bir izlenim olmuştur. O dönemde büyük çalışmalar yapan Gaspıralı İsmail Bey’in açtığı “Usul-i Cedid” mektepleri ve medreselerinin buraya gelmesiyle Türkmenler ilk defa modern eğitim görmeye başlamıştır. 1917 Bolşevik ihtilallerine kadar bu sistemde ilerleyen Türkmenistan, Bolşevik yöneticilerinin Sovyet Cumhuriyetlerinin kurduğu 1924’ten sonra yeni bir eğitim sistemine geçilmiş Gaspıralı İsmail Bey’in açtığı mektepler ve medreseler önemini kaybetmiştir. Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma (Çarlık Eğitim Sistemi) fikrine göre biraz daha yumuşak olan Sovyet eğitim sistemi uzun yıllar başarılı olmuştur. Bu sistemde cehalete karşı büyük başarı elde edilse de Türkmenler milli kültürlerinde ve dillerinde oldukça büyük gerileme yaşamıştır. Rus kültürü ve dili Türkmenler arasında yayılmıştır. Bunlara rağmen 1989 yılında Türkmenistan’ın resmi dili haline gelen Türkmence hızla gelişmiş ve eğitim ve bilim dili olma yolunda ilerlemiştir ve Türkmenistan’ın bugünkü resmi dili Türkmence’dir.
DAİMİ TARAFSIZLIK STATÜSÜ
Türkmenistan kanunu ve zengin doğal kaynakları bağlamında bölgedeki jeopolitik dengeler açısından önemli bir konuma sahiptir. Türkmenistan, Orta Asya bölgesini, Kafkasya ve Türkiye ile birleştiren bir köprü ve Rusya açısından ise güneye açılan bir koridordur. Ülke bölgesel güçlerin (Rusya, Türkiye,  Çin, İran) tam merkezinde ve “yakın çevresinde” yer almaktadır. Ayrıca Türkmenistan doğalgaz ve petrol rezervleri bakımından Körfez bölgesi ve Rusya’dan sonra dünyada üçüncü sırada yer almaktadır.
Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık konusundaki endişesi Türkmenbaşı yönetiminin ülkenin “hassas ve stratejik konumu” nun idaresine dayanmaktadır. Bölgedeki etnik ve bölgesel ihtilaflar güvenliği en çok tehdit eden problemlerden birini oluşturmaktadır. Yapay sınırların zorladığı ve kısmen sosyokültürel dinamikler bağlamında etnik dini ve bölgesel çatışma ve istikrarsızlıklar bölge ülkelerini dış politika stratejileri geliştirmeye zorlamaktadır. Bu bağlamda Türkmenistan’ın izlediği tarafsızlık politikası ülkenin sahip olduğu jeopolitik konumundan dolayı farklı politika uygulamaya itmektedir.
Türkmenbaşı yönetimi, Türkmenistan’ın dış politikasının tarafsızlık prensiplerine dayanacağını ilk defa 10 Temmuz 1992’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yapılan toplantısında gündeme getirmiştir. AGİT üyeleri başta olmak üzere Rusya Ve Bağlantısızlar Hareketi’nin 20 Ekim 1915’te gerçekleştirdikleri Zirve de Türkmenbaşı 113 üye devletin desteğini almıştır.
12 Aralık 1995 tarihinde, BM’nin kuruluşunun 50. Yıldönümünde 59/80 sayılı kararla, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü 185 ülkenin oyuyla kabul-edilmiş, ardından da Türkmenistan Meclisi 27 Aralık 1995 tarihli kararıyla, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlığı Hakkında Türkmenistan’ın Anayasal Kanunu, Türkmenistan’ın İnsan Hakları Uluslararası Yükümlülükleri hakkındaki kararnameyi ve “Daimi Tarafsız Olarak Devletin Dış Politikasının Maksatnamesi”ni kabul etmiştir.  
Türkmenistan bağlamında daimi tarafsızlık statüsü iki açıdan önem taşımaktadır.
1) Türkmenistan Soğuk Savaş Sonrası dönemde dünyada “daimi tarafsızlık” statüsünü benimseyen ilk ve tek ülkedir; dış politikası (tarafsızlık politikası) uluslararası topluluk tarafından desteklenen Türkmenistan’ın bu stratejisi “pozitif veya aktif tarafsızlık” olarak adlandırılmaktadır.
2) Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsü tarafsız devletlerden farklı olarak BMGK’nda temsil edilen tüm ülkelerin tüm ülkelerin onayıyla kazanılmıştır.
Türkmenistan’ın tarafsızlık statüsü, ülkenin tarihi, kültürel, etnik ve jeopolitik gerçekleriyle örtüşen “iyi-komşuluk ilişkisi” ve “karşılıklı saygı” prensibine dayalı olması ve bölgenin çağdaş siyasi kazanımlarına katkısı bakımından özgün nitelik taşımaktadır. Dünya da “tarafsızlık” gününü resmi bayram olarak kutlayan tek milletin Türkmenler olduğunu da belirtmek gerekir. Türkmenistan’ın sahip olduğu “daimi tarafsızlık” statüsü, bölgedeki jeopolitik yapının kırınganlığının yanı sıra ülkenin kendi tercihinin bir ürünü olarak da değerlendirilebilir. Bu statü Türkmenistan’a askeri ittifaklara katılmama yükümlülüğünü getirmekle beraber, kendini müdafaa için gerekli askeri birliğe sahip olabilme hakkını da vermektedir. Bu askeri birlik BM tarafından gerek duyulduğu taktirde barış koruma operasyonlarına da katılmaktadır.
            Daimi tarafsız devlet meşru müdafaa durumu haricinde bir savaşa katılamaz. Bu nedenle daimi tarafsız devlet kendi bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak için kendi silahlı kuvvetlerini oluşturma hakkına sahiptir. Türkmenistan kendine uygun savunma doktrinin ve milletlerarası yükümlülükleri çevresinde kendi bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyabilecek bir ölçüde silahlı kuvvetlerini oluşturmuştur. Herhangi bir askeri saldırı durumunda diğer devletlerden askeri yardım isteme hakkını elde etmiştir. Bunların dışında Türkmenistan, savaş ve savaş dışı zamanlarda yabancı bir devletin silahlı güçlerine veya savaş araçlarına topraklarını kullandırmamakla yükümlüdür.
            Türkmenistan’ın toprakları terörist grupların oluşumunda ve diğer yabancı devletlerin kullanmaları için askeri üs olarak kullanılamaz. Özellikle ABD’nin Afganistan operasyonu bağlamında önemli sonuçlar doğurmuştur. Daimi tarafsızlık statüsünü kabul eden diğer BM üyesi devletlerde Türkmenistan’a karşı herhangi bir silahlı güç kullanmamakla, tehdit etmemekle veya Türkmenistan’daki barışı bozabilecek faaliyette bulunmamakla Türkmenistan’ın iç işlerine karışmamakla ve ülkeyi bir askeri bloka girmeye zorlamamakla yükümlülerdir.
TÜRKMENİSTAN - ABD İLİŞKİSİ
            Amerikan yönetimi Türkmenistan ile 1992 yılının Mart ayında diplomatik ilişki kurmuş ve Aşkabat’ta büyükelçilik açmıştır. ABD, Türkmenistan’da demokrasi ve sivil kültürün yerleşmesi için çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Türkmenistan’ın izlediği tarafsızlık politikası ülkenin dış ilişkilerini, enerji konuları hariç diğer alanlarda sınırlamıştır. Türkmenistan’ın dış politikada, özellikle enerji politikasında Amerikan yönetiminin hassasiyetini dikkate almış gerçekçi bir yol izlediğini dile getirmiştir. Kısacası ABD- Türkmenistan ilişkileri daha çok enerji ve doğal kaynaklara yönelik şekillenmiştir.
            ABD’nin Afganistan operasyonu bağlamında önemli sonuçlar doğurmuştur. Orta Asya’daki ülkelerin ulusal çıkarlarını tehdit eden Afganistan’daki iç kargaşa sırasında Aşkabat yönetimi istikrarsızlığa meydan vermeden savaşan taraflarla görüşmelerini sürdürmüştür. Afganistan’ın yeniden yapılandırılması konusunda istek ve kararlılığını her türlü duyurmuş 11 Eylül sonrası dönemde Türkmenistan, ABD’nin Afganistan’da yürüttüğü, operasyonlar için “insani yardım” (humanitarion aid) ve “arabuluculuk” (good offices) gibi araçlarla barışın tesis edilmesi konusunda önemli görevler üstlenmiştir.
            Bu dönemde Türkmenistan’a komşu ülkeler (Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan) Afganistan’daki El-Kaide ve Taliban güçlerine karşı savaş ilan eden Amerikan liderliğindeki koalisyona destek vereceklerini açıklamışlardır. Bu ülkeler Afganistan’daki hareket süresince Amerikan askerlerinin kendi topraklarında konuşlanmasına ve askeri amaçlı hava üslerinin kullanılmasına izin vermişlerdir. Buna karşılık Türkmenistan 1990’lı yıllardan itibaren Afganistan’daki Taliban iktidarı ve diğer muhalifler ile yakın ilişkiler içinde olmuş ve Afganistan’da iç barışın sağlanması amacıyla farklı muhalif gruplar arasında barış görüşmelerine ev sahipliği yapmıştır. Türkmenistan’ın bu tutumu ve insani yardım tutumu hem BM hem de dünyanın birçok ülkesi tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.  
             
 
 GİRESUN ÜNİVERSİTESİ 
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
GİSAT YÖNETİM KURULU ÜYESİ



     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ortadoğu ve Petroller

Ortadoğu'nun jeopolitik ve jeostratejik önemi, bölgede bulunan petrol ve doğal gaz kaynakları, devletlerin güç ve rekabet mücadeleler...