DAİMİ TARAFSIZ
TÜRKMENİSTAN VE ABD İLİŞKİSİ
27 Ekim 1991’de bağımsızlığına kavuşan Türkmenistan güneyde
İran güneydoğu da Afganistan, kuzeydoğu da Özbekistan, kuzeyde Kazakistan ve
batı da Hazar Denizi ile sınırdır. Türkmenistan Cumhuriyeti 5,663 milyon nüfusa
sahip ve başkenti Aşkabat’tır. Beş eyaletten oluşmaktadır. Bunlar; Balkan,
Aşkabat (Ahal), Merv (Marı), Çarju ve Taşauz’dur. Türkmenistan biri çöl biri
Vaha bölgesi olmak üzere iki bölgeden oluşmaktadır. Vaha Bölgesi; Kopet Dağı
etekleri, Murgob, Orta ve aşağı Amu Derya (Ceyhun) başta olmak üzere başlıca
Vahaları teşkil eder. Coğrafi sebeplerden dolayısıyla ülkede akarsuların sayısı
oldukça azdır.
YASEMİN AYDIN
Türkmenistan, Asya’nın iç kesimlerinde yer aldığı için tam bir kara iklimine sahiptir. Genellikle yazları sıcak ve kuru geçer, gece ve gündüz arasında büyük ısı farklılıkları görülür. Kış ayları kısa ve soğuktur. Türkmenistan yağış yönünden oldukça fakir bir ülkedir. Yağışların en çok olduğu ay Mayıs ayıdır. Tarımsal gelişim açısından Türkmenistan Özbekistan’dan sonra Orta Asya Cumhuriyetleri içinde en çok pamuk üreten ülkedir. Pamuk üretiminin dışında kavun, karpuz ve üzüm bol miktarda yetiştirilmektedir. Ayrıca buğday, mısır ve tütün yetiştirilen Türkmenistan’ın bu sahadaki ürünleri ancak kendilerine yetmektedir. Hayvancılık sahasında da oldukça ilerleme göstermektedirler. Koyun, sığır ve Hıristiyanlar için bol miktarda domuz yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Türkmenistan yeraltı kaynakları
yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Ülkede bol miktarda petrol, doğalgaz,
sülfür, mineral tuzlar, kükürt, potasyum, kurşun, krom, iyot ve sodyum sülfat
bulunmaktadır. Petrol ve doğalgaz rezervlerinin zenginliği ile gelecekte iyi
bir ekonomik seviyeye ulaşacağını söyleyebiliriz. Bu sebeple Türkmenistan
enerji sıkıntısı çekmeyen bir ülkedir.
Türkmenistan 5,663 milyon nüfusa
sahip bir ülkedir. Bunun %85 i Türkmen, %5 i Özbek ve % 4 ü Ruslardan
oluşmaktadır.
1884 Rus işgaline kadar
Türkmenistan’da eğitim kurumları, mektepler ve medreselerden oluşmaktaydı.
Burada eğitim gören başarılı öğrenciler Hive, Buhara, Semerkant’a gider orada
eğitimlerini tamamlarlardı. Buradan dönen öğrenciler hem imamlık hem de
öğretmenlik yapardı. Eğitim son derece yetersiz seviyede idi.
Rus işgalinden sonra Rus-Türkmen okulları açılmaya başlanmış
fakat hem Ruslaştırma hem Hıristiyanlaştırma hareketlerine karşı bir izlenim
olmuştur. O dönemde büyük çalışmalar yapan Gaspıralı İsmail Bey’in açtığı
“Usul-i Cedid” mektepleri ve medreselerinin buraya gelmesiyle Türkmenler ilk
defa modern eğitim görmeye başlamıştır. 1917 Bolşevik ihtilallerine kadar bu
sistemde ilerleyen Türkmenistan, Bolşevik yöneticilerinin Sovyet
Cumhuriyetlerinin kurduğu 1924’ten sonra yeni bir eğitim sistemine geçilmiş
Gaspıralı İsmail Bey’in açtığı mektepler ve medreseler önemini kaybetmiştir.
Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma (Çarlık Eğitim Sistemi) fikrine göre biraz
daha yumuşak olan Sovyet eğitim sistemi uzun yıllar başarılı olmuştur. Bu
sistemde cehalete karşı büyük başarı elde edilse de Türkmenler milli kültürlerinde
ve dillerinde oldukça büyük gerileme yaşamıştır. Rus kültürü ve dili Türkmenler
arasında yayılmıştır. Bunlara rağmen 1989 yılında Türkmenistan’ın resmi dili
haline gelen Türkmence hızla gelişmiş ve eğitim ve bilim dili olma yolunda
ilerlemiştir ve Türkmenistan’ın bugünkü resmi dili Türkmence’dir.
DAİMİ TARAFSIZLIK STATÜSÜ
Türkmenistan kanunu ve zengin doğal kaynakları bağlamında
bölgedeki jeopolitik dengeler açısından önemli bir konuma sahiptir.
Türkmenistan, Orta Asya bölgesini, Kafkasya ve Türkiye ile birleştiren bir
köprü ve Rusya açısından ise güneye açılan bir koridordur. Ülke bölgesel
güçlerin (Rusya, Türkiye, Çin, İran) tam
merkezinde ve “yakın çevresinde” yer almaktadır. Ayrıca Türkmenistan doğalgaz
ve petrol rezervleri bakımından Körfez bölgesi ve Rusya’dan sonra dünyada
üçüncü sırada yer almaktadır.
Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık konusundaki endişesi
Türkmenbaşı yönetiminin ülkenin “hassas ve stratejik konumu” nun idaresine
dayanmaktadır. Bölgedeki etnik ve bölgesel ihtilaflar güvenliği en çok tehdit
eden problemlerden birini oluşturmaktadır. Yapay sınırların zorladığı ve kısmen
sosyokültürel dinamikler bağlamında etnik dini ve bölgesel çatışma ve
istikrarsızlıklar bölge ülkelerini dış politika stratejileri geliştirmeye
zorlamaktadır. Bu bağlamda Türkmenistan’ın izlediği tarafsızlık politikası
ülkenin sahip olduğu jeopolitik konumundan dolayı farklı politika uygulamaya
itmektedir.
Türkmenbaşı yönetimi, Türkmenistan’ın dış politikasının
tarafsızlık prensiplerine dayanacağını ilk defa 10 Temmuz 1992’de Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de yapılan
toplantısında gündeme getirmiştir. AGİT üyeleri başta olmak üzere Rusya Ve
Bağlantısızlar Hareketi’nin 20 Ekim 1915’te gerçekleştirdikleri Zirve de
Türkmenbaşı 113 üye devletin desteğini almıştır.
12 Aralık 1995 tarihinde, BM’nin kuruluşunun 50. Yıldönümünde
59/80 sayılı kararla, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Statüsü 185 ülkenin
oyuyla kabul-edilmiş, ardından da Türkmenistan Meclisi 27 Aralık 1995 tarihli
kararıyla, Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlığı Hakkında Türkmenistan’ın Anayasal
Kanunu, Türkmenistan’ın İnsan Hakları Uluslararası Yükümlülükleri hakkındaki
kararnameyi ve “Daimi Tarafsız Olarak Devletin Dış Politikasının Maksatnamesi”ni
kabul etmiştir.
Türkmenistan bağlamında daimi tarafsızlık statüsü iki açıdan
önem taşımaktadır.
1) Türkmenistan Soğuk Savaş Sonrası dönemde dünyada “daimi
tarafsızlık” statüsünü benimseyen ilk ve tek ülkedir; dış politikası
(tarafsızlık politikası) uluslararası topluluk tarafından desteklenen
Türkmenistan’ın bu stratejisi “pozitif veya aktif tarafsızlık” olarak
adlandırılmaktadır.
2) Türkmenistan’ın daimi tarafsızlık statüsü tarafsız
devletlerden farklı olarak BMGK’nda temsil edilen tüm ülkelerin tüm ülkelerin onayıyla
kazanılmıştır.
Türkmenistan’ın tarafsızlık statüsü, ülkenin tarihi,
kültürel, etnik ve jeopolitik gerçekleriyle örtüşen “iyi-komşuluk ilişkisi” ve
“karşılıklı saygı” prensibine dayalı olması ve bölgenin çağdaş siyasi
kazanımlarına katkısı bakımından özgün nitelik taşımaktadır. Dünya da
“tarafsızlık” gününü resmi bayram olarak kutlayan tek milletin Türkmenler
olduğunu da belirtmek gerekir. Türkmenistan’ın sahip olduğu “daimi tarafsızlık”
statüsü, bölgedeki jeopolitik yapının kırınganlığının yanı sıra ülkenin kendi
tercihinin bir ürünü olarak da değerlendirilebilir. Bu statü Türkmenistan’a
askeri ittifaklara katılmama yükümlülüğünü getirmekle beraber, kendini müdafaa
için gerekli askeri birliğe sahip olabilme hakkını da vermektedir. Bu askeri
birlik BM tarafından gerek duyulduğu taktirde barış koruma operasyonlarına da
katılmaktadır.
Daimi tarafsız devlet meşru müdafaa
durumu haricinde bir savaşa katılamaz. Bu nedenle daimi tarafsız devlet kendi
bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak için kendi silahlı kuvvetlerini
oluşturma hakkına sahiptir. Türkmenistan kendine uygun savunma doktrinin ve
milletlerarası yükümlülükleri çevresinde kendi bağımsızlığını ve toprak
bütünlüğünü koruyabilecek bir ölçüde silahlı kuvvetlerini oluşturmuştur.
Herhangi bir askeri saldırı durumunda diğer devletlerden askeri yardım isteme
hakkını elde etmiştir. Bunların dışında Türkmenistan, savaş ve savaş dışı
zamanlarda yabancı bir devletin silahlı güçlerine veya savaş araçlarına
topraklarını kullandırmamakla yükümlüdür.
Türkmenistan’ın toprakları terörist
grupların oluşumunda ve diğer yabancı devletlerin kullanmaları için askeri üs
olarak kullanılamaz. Özellikle ABD’nin Afganistan operasyonu bağlamında önemli
sonuçlar doğurmuştur. Daimi tarafsızlık statüsünü kabul eden diğer BM üyesi
devletlerde Türkmenistan’a karşı herhangi bir silahlı güç kullanmamakla, tehdit
etmemekle veya Türkmenistan’daki barışı bozabilecek faaliyette bulunmamakla
Türkmenistan’ın iç işlerine karışmamakla ve ülkeyi bir askeri bloka girmeye
zorlamamakla yükümlülerdir.
TÜRKMENİSTAN - ABD
İLİŞKİSİ
Amerikan yönetimi Türkmenistan ile
1992 yılının Mart ayında diplomatik ilişki kurmuş ve Aşkabat’ta büyükelçilik açmıştır.
ABD, Türkmenistan’da demokrasi ve sivil kültürün yerleşmesi için çeşitli
çalışmalar yürütmektedir. Türkmenistan’ın izlediği tarafsızlık politikası
ülkenin dış ilişkilerini, enerji konuları hariç diğer alanlarda sınırlamıştır.
Türkmenistan’ın dış politikada, özellikle enerji politikasında Amerikan
yönetiminin hassasiyetini dikkate almış gerçekçi bir yol izlediğini dile getirmiştir.
Kısacası ABD- Türkmenistan ilişkileri daha çok enerji ve doğal kaynaklara
yönelik şekillenmiştir.
ABD’nin Afganistan operasyonu
bağlamında önemli sonuçlar doğurmuştur. Orta Asya’daki ülkelerin ulusal
çıkarlarını tehdit eden Afganistan’daki iç kargaşa sırasında Aşkabat yönetimi
istikrarsızlığa meydan vermeden savaşan taraflarla görüşmelerini sürdürmüştür.
Afganistan’ın yeniden yapılandırılması konusunda istek ve kararlılığını her
türlü duyurmuş 11 Eylül sonrası dönemde Türkmenistan, ABD’nin Afganistan’da
yürüttüğü, operasyonlar için “insani yardım” (humanitarion aid) ve
“arabuluculuk” (good offices) gibi araçlarla barışın tesis edilmesi konusunda
önemli görevler üstlenmiştir.
Bu dönemde Türkmenistan’a komşu
ülkeler (Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan) Afganistan’daki El-Kaide ve
Taliban güçlerine karşı savaş ilan eden Amerikan liderliğindeki koalisyona
destek vereceklerini açıklamışlardır. Bu ülkeler Afganistan’daki hareket
süresince Amerikan askerlerinin kendi topraklarında konuşlanmasına ve askeri
amaçlı hava üslerinin kullanılmasına izin vermişlerdir. Buna karşılık
Türkmenistan 1990’lı yıllardan itibaren Afganistan’daki Taliban iktidarı ve
diğer muhalifler ile yakın ilişkiler içinde olmuş ve Afganistan’da iç barışın
sağlanması amacıyla farklı muhalif gruplar arasında barış görüşmelerine ev
sahipliği yapmıştır. Türkmenistan’ın bu tutumu ve insani yardım tutumu hem BM
hem de dünyanın birçok ülkesi tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
GİRESUN ÜNİVERSİTESİ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER
GİSAT YÖNETİM KURULU ÜYESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder